Kavunla peynir olsa, bir de rakı...İşte bu 3'lünün uyumu çözülüyor!
Paylaşmak herşeydir!
  • Anasayfa
  • Kullanma Kılavuzu
  • "Püf Noktaları"
  • Ustalar ve Kaynaklar

Çift yumurta ikizleri : Tiramisu ve Krem Karamel

9/2/2017

1 Comment

 
​Başlığı okuduğunuzda aklına gelen ilk cümlenin ‘Ne alaka ya?!’ olduğunu tahmin edebiliyorum. Tiramisu ve krem karamelin ne benzerliği olabilir ki! Tiramisu italyanların kahve, peynir ve bisküviyle yaptığı köpük köpük tatlı. Krem karamel ise hemen her kültürün mutfak arşivinde farklı isimleri olan yoğun muhallebi kıvamındaki tatlı. Peki nasıl oluyor da çift yumurta ikizleri oluyorlar? Çünkü her ikisi de hemen hemen aynı malzemelere sahip: yumurta, şeker ve süt (süt ürünü). Ve buna rağmen birbirinden bir hayli farklı tadlardalar, aynı çift yumurta ikizlerinin zor seçilen ortak noktaları gibi.
Picture
Tiramisunun aslında yumurta bazlı olduğunu bir çoğumuz bilmeyiz. Çünkü çoğu tarif ‘yalancı’ tiramisu denilen muhallebili versiyonu kullanır. Aslında tiramisu kreması başlıca süt ve un değil, yumurta sarısı ve şekerdir. Bu kremaya sabayon da denir. Ve gerçek tiramisuda yumurta, kendini güzel saklar. Benmari usulü az pişirilen veya kimi tarife göre çiğ bırakılan yumurta alışık olduğumuz yumurta tadını açığa vermez ve eklenen kahve tadı daha baskın olur. Tiramisunun olmazsa olmazı maskarpon peyniri de sabayona eklenir. Maskarpon peyniri yağ oranı ve kıvam olarak süt kaymağına benzer ve tadı da peynirin ekşiliğinden çok, süt kaymağının tatlılığına sahiptir. Doğru kıvamda bir tiramisu için ufak püf noktalarına aşağıda değineceğim.
​Krem karamel ise yumurta tadını daha baskın hissettiğimiz yine sadece yumurta, süt ve şekerden oluşan bir tatlıdır. Yumurta tadı genellikle vanilya gibi yoğun aromalar kullanılarak bastırılır. Baskın yumurta tadı tatlinin pişme sıcaklığıyla alakalıdır ve yazının kalanında değineceğim püf noktaları sayesinde hissedilen baskın tat isteğe göre değiştirebilir. Krem karamelin tiramisudan bir diğer farkı da daha yoğun kıvamıdır. Bu da farklı pişirme tekniğinden dolayıdır. Bunu da ilerleyen bölümlerde açıklayacağım. 
Picture
Tiramisuyu becerebilme takıntım, çok farklı tiramisu çeşitlerinin olduğunu farkedip benim çok azını beğenmemle başladı. Biraz tariflere göz gezdirdikçe ve birkaçını denedikçe aslında tiramisu yapmanın tam anlamıyla bir fizikokimya deneyi olduğunu anladım. Önce tiramisu yapımında gerekli temel bilgileri anlayarak başlayalım. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, yumurta beyazı çoğunlukla su ve proteinden, sarısı ise yüksek oranda yağ ve proteinden oluşur. Yumurta çırpıldığında, su ve yağ molekülleri karışarak emülsiyon oluşturur. Yumurtayı çırpmak aslında su ve yağ bileşenlerini biraraya getirip küçük parçalara ayırmaktır. Su ve yağ birbiriyle karışmadığından yumurtadaki proteinler bu küçük parçaları bir arada tutma görevi görür. Çünkü proteinlerin bir kısmı suda, kalan kısımları da yağda çözünür. Ortamdaki su oranı yağdan daha fazla olduğundan dolayı, yağ molekülleri su ile kaplanarak minik baloncuklar oluşturur (misel). Ve proteinler bu baloncukları birbirinden ayırır. İşte sabayon kremasının yumuşaklığı su ve yağın misel oluşturarak karışmasından kaynaklanır.

Tiramisu kreması için yumurta sarısı ve beyazı birbirinden ayrı çırpılır. Bunun sebebi geleneksel sabayonu daha köpüksü hale getirip, hafif tiramisu kremasını oluşturmaktır. Yumurta sarısı daha önce de belirttiğim gibi sabayonu olusturur. Oncelikle yumurta sarısı benmari usulü yani kaynar su bulunun bi kaba oturtulmuş çırpma kabında, direk ateşi görmeden yaklaşık 50-55 derece arası değişen sıcaklıkta şeker eklenerek çırpılır (Yumurtanın direk ateşi görmemesi elzemdir çünkü yumurta pişmeye başladığında yani, proteinler denatürasyona uğradığında kıvam krema kıvamını kaybeder.). Yukarıda da değindiğim gibi su ve yağdan oluşan miseller oluşturmak için yumurta sarısı ve şeker karışımına Marsala şarabi eklenir (Eklenen sivinin alkol olmasına gerek yoktur, herhangi bir aromalı su bazlı sıvı olabilir.) Bu esnada yağ molekülleri protein ile kaplanarak misel oluşturur ve proteinler de artan sıcaklık yardımıyla diğer protein moleküllerine tutunarak protein ağı oluşturur ve kremanın kıvamını arttırır. Bazı tariflerde kremayı yaparken, yumurtanın pişme riskini almamak için hiç sıcaklık arttırmazlar, bu tariflerde oluşan misellerin sabitlenmesi için daha uzun süre çırpılması gerekir. Püf noktası, tiramisu yaparkenki sıcaklığın yumurtanın pişmemesi için yeteri kadar düşük olmasıdır (Eğer benmari usulü uygulanıyorsa, ikinci bir kaba buzlu su konur karışım ara ara soğutulur.) Yani yumurta çok büyük oranda çiğ bırakılır. Bu nedenle Salmonella riskinden dolayı kesinlikle güvenilir kaynaktan alınan yumurta kullanılmalıdır.
​Yumurta sarısı, alkol ve şeker koyu bir kıvam ve açık sarı bir renk alana kadar çırpılır (benmarı usulü veya oda sıcaklığında). Daha sonra oda sıcaklığında maskarpon peyniri eklenir ve homojen bir karışım oluşturana kadar karıştırılmaya devam edilir. Yoğun yağ oranına sahip peynir yumurtanın yağ miselleriyle birleşir ve kremanın kıvamını arttırır. Bu esnada eğer yumurta taze değilse, ortamın asiditesini olumsuz etkileyeceğinden, peynirdeki proteinler çökelme oluşturup, kremanın kıvamını bozar. Orjinal tarif bu noktada marsala şarabı ekletir, isteğe göre badem likörü veya konyak da eklenebilir. Önemli olan eklenen sıvının yoğun aromaya sahip olması ve az miktarda eklenmesidir. Çünkü fazla eklenen sıvı (su) miktarı kremanın kıvamını bozabilir. Eğer yumurtanızın tazeliğinden emin değilseniz, kremanıza alkol eklemeniz hem kıvam için hem de tatlinin raf ömrünü arttırmak için tavsiye edilir. Bir diğer püf noktası ise taze yumurta kullanılmasıdır. Yumurta bekledikçe (buzdolabı veya oda sıcaklığında) yumurta sarısına beyazından su geçişi olur yani sarısının yağ oranı azalır ve bu da yumurta çırpıldığında misel oluşumunu etkiler. Şu videoda hızlandırılmış bir şekilde sabayon yapımı gösterilmekte.
​Yumurta sarısıyla yapılan kremayı oda sıcaklığında bekletirken, yumurta beyazı ve şeker çırpılır. Çoğumuz yumurta beyazını tek başına yüksek hızda ve uzun süre çırpınca köpük kıvamına geldiğini biliriz. Hatta bu beze tatlısının da (mereng) bazını oluşturur. Köpükler su, protein ve havadan oluşan misellerdir, aynı yumurta sarısındaki yağ ve su gibi. Bu sefer proteinler yağ yerine hava moleküllerini baloncuklara hapseder ve suyun içinde çözünürler. Ne kadar küçük ve sık vuruşlarla çırparsak, o kadar küçük hacimde baloncuklar oluşturuz ve daha homojen bir karışım elde ederiz. Ve tabii ki mümkünse hızlıca çırpmak da birim zamanda daha fazla havayı hapseder. Yani beyazı çırpmanın tekniği tiramisunun ne kadar köpüksü ve hafif olacağını belirler. (Bazı kaynaklar çırpma işlemi esnasında proteinlerin denaturasyona uğradığı için emülsiyon oluşturduğunu söylese de buna her zaman gerek olmayabilir. Yani proteinin emülsiyon oluşturması için proteinlerin denature olmasına gerek yoktur.) Püf noktası, beyaz bir köpük elde ettikten sonra bunu yavaşça kremaya azar azar ve yavaşça eklemektedir. Bu esnada iki karışımda  bulunan misellerin bozulmaması önemlidir. Beyaz köpük yavaşça kremaya eklenerek spatula ile karıştırılır, bu işlemin soğuk ortamda yapılmasında fayda vardır. Buzlu su dolu bir kap yardımıyla karışım soğutulursa misellerin stabilizasyonu sağlanır.
Krem karamel veya daha global adıyla flan yapımı tiramisuya oranla çok daha kısa süren bir tatlıdır. Kısa diyorum çünkü kıvamı tutturmak için uzun süre çırpmaya gerek yoktur. Tiramisunun tersine, minik baloncuklar (misel) oluşturmak yerine sadece homojen bir süt-yumurta karışımı oluşturmak yeterlidir. Oysaki mantık aynıdır: krem karamelde de aynı tiramisu gibi proteinler ağ oluşturup kıvamı arttırırlar. Ancak krem karamelde kullanılan sıcaklık proteinlerin denatürasyon sıcaklığının üstündedir, yani yumurta pişer ve bu esnada stabil bir ağ oluşturur. Bu protein ağının arasına da süt hapsolur. Süt ise çoğunlukla sudan oluştuğundan, krem karamel jölemsi bir yapıya sahiptir. Kıvam açısından incelersek, tiramisunun köpük köpük olmasını sağlayan hava kabarcıkları ve yağ misellerinin yerini krem karameldeki daha katı, hidrojel dediğimiz kıvamdaki protein ve süt ağı alır. Aynı kıvamı süt yerine su veya herhangi su bazlı bir sıvıyla da tutturmak mümkündür. Püf noktası, kullanılan yumurta ve sıvı oranını iyi ayarlamaktır. Eğer kremada sadece yumurta sarısı kullanılıyorsa, beyazdaki su karışıma dahil olmadığından önerilen ölçüden biraz daha fazla sıvı kullanılabilir. Ayni mantikla, eğer bütün yumurta kullanılıyorsa, yumurta beyazındaki sudan dolayı, sütün miktarı azaltılmalıdır. Veya süt yerine başka bir sıvı kullanılıyorsa, içeriğine bağlı olarak ölçekte ufak oynamalar gerekebilir. Mesela fazla mineral içeren bir sıvı kullanılıyorsa, daha az yumurta ile aynı kıvam tutturulabilir, bunun da nedeni minerallerin proteinlerin ağ oluşturma kapasitesini arttırmasıdır.
Picture
Krem karamelde yumurtanın baskın tadını sevmeyenler, düşük sıcaklıkta homojen pişirme tekniği kullanmalıdır. Bu yüzden çoğu tarif benmari usulü, su dolu ikinci bir kaba yerleştirilen krem karamel kaplarını önerir. Tatlı kabının etrafını saran su, fırının ısısını kaba homojen bir şekilde dağıtarak, her tarafın eşit oranda pişmesini sağlar. Aynı zamanda kabin dışındaki sıcaklığı sabitler, çünkü dış kaptaki su buharlaşmadan kabın sıcaklığı hiç bir zaman suyun kaynama sıcaklığını geçemez. Yumuşak dokulu homojen krem karamel elde etmek için benmari usulüyle kısa süreli pişirmek elzemdir. Pişme süresi her fırında farklılık göstereceğinden, krem karamel jöle kıvamına gelir gelmez, fırından alınması yeterlidir. Eğer yumurta tadı baskın bir krem karamel istenirse, aromatik tadlardan (vanilya gibi) ödün vermek yerine, pişme süresini biraz arttırıp, yumurtanın fazla pişmesi sağlanır ve fazla denatürasyona uğrayan proteinler sayesinde istenilen pişmiş yumurta tadı elde edilir. Ancak bu esnada  kremadan az miktar su buharlaşır ve kremanın yoğunluğu artar. Oluşan protein ağının arasındaki sıvı miktarı azalır ve kremanın homojenliği bozulur. Resimdeki gibi süngerimsi kıvamda krem karamel elde etmemek için, pişirme sıcaklığı ve zamanı dikkatle gözlenmelidir. Bir diğer önemli nokta ise krem karameli yaparken yumurtanın çırpılmaması gerektiğidir. Tiramisunun aksine yumurta karışımına hapsolan hava kabarcıkları fırında artan sıcaklık ile genleşir ve karışımdan kaçar. Bu da kremada baloncuklar oluşturur ve kremanın homojen yapısını bozar. Yumurta ve süt çırpıldıktan sonra oluşan köpüğün kenara ayrılması veya kabarcıklar dağılana kadar beklenip sonradan fırına verilmesi gerekir.

Tiramisunun olmazsa olmazı kahve, kedi dili, şeker miktarı ile ilgili detaylar kıvamdan çok damak zevkine bağlı olduğu için bu yazıda değinmeyeceğim. Ancak yazının konusu olmasa da krem karamelin imzası olan karamel tabakasını elde etmek için şu ve şeker oranlarının doğru kullanılması, sürekli karıştırılarak fazla katılaşmadan  ısının kesilmesi gerektiğini belirtmem gerek. Yumuşak karamel elde etmek için şekerin yakılmadan suyun buharlaştırılması gerekir. Bunun içinde ısıyı homojen dağıtmak için sürekli karıştırmanın yanı sıra, ilk katılaşma belirtileri görüldüğü anda karamelin ocaktan alınması gerekir çünkü su buharlaşmaya devam edecektir. Eğer fazla yoğun bir karamel elde edilirse, ikinci kez fırında pişen karamel, suyunu kremaya veremeden katılaşır ve sert şeker kıvamını alır.
Peki benden size bir soru, sizce neden resimdeki tabağı yerken tiramisu tadı almayız? Tiramisunun içerdiği herşey tabakta olmasında rağmen, başarısız bir dekonstrüktivizim örneğidir, sizce neden?
Picture
1 Comment

Sevgi uyandiran yemekler

13/2/2013

1 Comment

 
Picture
Hazır günü gelmişken, sevgimizi göstermemize yardımcı olan bir kaç yiyecekten bahsetmek isterim. Mutluluk veren ve enerji artıran yiyecekler bunlar. Hemen hepsi vücudumuzda bulunan farklı hormon salgılarını artırıp, hareketlerimizi ve düşüncelerimizi dışa vurmamıza yardımcı olurlar.

Sevgi, sevgili, aşk dendiğinde hemen kırmızı renk çağrışım yapar. Kırmızı bir çok kültürde aşkın, tutkunun, saflığın rengi olarak kullanılır. Pembe de feminen çağrışımlar yapar. Bu nedenle 14 Şubat'ta en çok kırmızı, pembe renkler görürüz. Bu, yemeklere de yansır. Çilek, kiraz, orman meyveleri, domates hemen hepsi Sevgililer Günü menülerinde yer alır. Peki renklerinden başka, bu yiyeceklerin 'aşk' çağrışımına bir etkisi var mı? 

Mesela pancar! Pek bilinmez ama potansiyel bir afrodizyak. Yani kan dolaşımını önemli ölçüde arttırıcı bir sebze. Kan dolaşımının artması ise bir çok şeye iyi geldiği gibi, Viagra'nın da temel amaçlarından biri. Bunun dışında kiraz, kırmızı biber ve gojiberry de aynı etkiye sahip. Kan dolaşımını arttırmanın yanı sıra hepsinde cinsel hormon salgımızı arttıran maddeler bulunur. (Afrodizyak konsepti modern tıbbın kabul etmediği bir terim. Modern tıp, afrodizyakların birer 'plasebo' olduğunu ve herşeyin kişinin kendi kararına bağlı olduğunu savunuyor. Afrodizyakların herhangi bir hormon salınımını arttırmak için yeterli konsantrasyona sahip olmadığı ve vücuda alındığı anda, sindirim enzimleri tarafından parçalanıp, etkisini hemen kaybettikleri savunuluyor. Yani fiziksel afrodizyak etkisi gösteren, tıp camiası tarafından onaylanmış bir ürün henüz yok.)

Ama yine de renk ve koku algılarımız, tad duyularımızla birleşince ve tabii sevmeye eğilimliysek leziz bir pancarlı bir menüden daha fazlasını bekleyebiliriz. Hem de sağlıklı! Taze pancar bulamazsanız, konservesi de muhteşem olur. Biraz zeytinyağında soteleyin ve üstüne yumurta kırın. Tad uyumu kimyasal olarak kanıtlanmış ve de kırmızı bir kahvaltı :) Ya da salata da yapabilirsiniz, şu tarif  harika gözüküyor, yanına kayısı pişmiş yumurta da eklenebilir.



Picture
Peki alkol? Alkol tüketmiyorsanız bile, enteresan bir bilgi var: Anason kuvvetli bir afrodizyak. Gastronomik köklerimiz, (suyun öteki tarafının bizden etkilendiğini es geçmeyelim :J) güçlü bir afrodizyak olan rakıyı yaratmış. Hem iyi bir uyarıcı, sosyal katalizör alkol, hem de cinsel hormon salgısını arttıran anason içeriyor. Anason tohumu kolay bulunan bir baharat ve tatlı hamur işlerine de çok yakışıyor. Meşhur mesir macunun içeriğine bakarsanız; anason, tarçın, vanilya, rezene gibi birçok afrodizyak bulursunuz.

Belki çoktan biliyorsunuz; badem ve bal birer afrodizyak. Badem özellikle kadınlarda cinsel hormon salgısını arttırır. E vitamini yönünden zengin olması sadece cildi güzelleştirmeye yaramıyor yani. Bal ise içerdiği boron ve B vitamini sayesinde hem dolaşıma hem de hormon salgısına yardımcı. Aranızda ballı badem seven var mı?

Çikolata, belki de herşeye yakışan tek yiyecek. Mutluluk hormonu olan serotonin salgısını arttırdığı için anti-depresan da denebilir. Enerji verdiği için güçlü bir afrodizyak aynı zamanda. Fazla şeker almak istemiyorsanız şekersiz bitter çikolata deneyin. Fazla mı acı geldi? Bulabilirseniz şekeri büyük oranda azaltılmış gurme çikolataları deneyin. Hepsi eksantrik ve uyumlu tadları harmanlıyor.

Ve yemeklerinizi süslemek için afrodizyak önerileri; çam fıstığı, fesleğen, sarımsak ve kimyon. Hepsinin burun reseptörlerini uyarıcı etkisi büyük ve tabii hormon salgısını da. (Sarımsağın istenmeyen kokusundan da yağlı süt veya krema kullanarak kurtulabilirsiniz.)

Unutmayın, en önemli şey inanmak. Bu yiyecekler sadece yan roldeler. Siz yeter ki sevmek, sevilmek isteyin :)

Picture
1 Comment

Yumurtanın Görevleri!

19/12/2012

0 Comments

 
Picture
Yumurta bolca su, biraz yağ ve proteinden meydana gelir. Yağ suda çözünmez, proteinler suda çözünür ve ısıyla katılaşır. Yumurtanın mükemmel tadı ve zengin protein deposu olması dışında hamur işlerinde ve soslarda çeşitli kimyasal görevleri vardır.

Mesela kek, kiş, sufle gibi kabarması makbul olan hamur işlerinde yumurta kabartıcı görevi görür. Yumurtanın beyazını 90% oranında su oluşturur. Kekleri pişirirken de fırın sıcaklığı en az 150 derecedir ve bu da kekin iç sıcaklığının en az 120 derece olması demektir. Yani içine koyduğumuz yumurtadaki su buharlaşır. Suyun buharlaşması nasıl kabarmayı sağlar peki?

Yumurtayı ne kadar çok çırparsanız o kadar kabarcık olusturduğunu görürsünüz. Bunun sebebi hava moleküllerini sürekli bir şekilde yumurtaya yedirmenizdir. Havayı baloncuk şeklinde yumurtanın içine hapsedersiniz. Ve kek harcını fırına koyduğunuzda olan ilk reaksiyon, hava moleküllerinin dışarı çıkmasıdır. Ancak hamurun üst kısmı eğer katılaşmışsa, havanın kaçması mümkün değildir ve olduğu yerde genleşir, baloncuklar büyür. Sıcaklık biraz daha arttığında ise su buharlaşır ve gaza dönüşür. Yani bu kekin içinde hapsolmuş ekstra hava demektir.

Buharı kekin içinde tutabilmek için hamurun üst katmanının sertleşmiş olması gerekir, aksi takdirde buhar harçtan kurtulur ve kek söner. Kek pişerken fırının kapağı açılırsa, kekin sönmesinin sebebi de budur. Çünkü daha üst katman tam olarak katılaşmamış olur. O zaman bir pratik bilgi daha; kabartmak istediğiniz hamur işlerini yaparken, önce 10 dakika sadece üst kısmını kızartırsanız (fırının sadece üst ızgarası açık olacak) ve daha sonra normal tarife dönüp keki pişirirseniz, eskisinden daha fazla kabardığına şahit olacaksınız.

Tabi yumurta çırpma işlemine de hakkını vermek gerek. Mümkünse büyük manuel çırpıcı kullanıp, hızlı vuruşlar yapın. Mikserin küçük başlıkları ve hızlı modunda çırparsanız, çok ufak baloncuklar oluşturursunuz ki bu da az havanın hapis olması demektir.

Soslarda yumurta kullanımı da ne demek demeyin. Kasttettiğim mayonez, terbiyeler gibi günlük çok kullandığımız soslar. Burda da yumurtanın emülsiyon oluşturma özelliği yardımcıdır. Ne demek emülsiyon? Yumurtanın proteinleri yağ moleküllerini çevreler ve onları içi sıvı dolu kapsül gibi sabitleştirir. Proteinler suda çözündüğünden dolayı, homojen dağılım gösterirler. Su dolu bir kapta içi yağ dolu bir sürü küçük, yüzen kapsül oluşturursunuz. Bu forma emülsiyon denir. Sadece yumurta sarısının kullanılmasının sebebi ise, sarısında beyazına göre çok daha fazla oranda protein bulunmasıdır, yani emülsiyon oluşturucu (katılaştırıcı) özelliği daha fazladır.

Yağ kapsüllerin büyüklüğü sizin çırpma hızınızla ters orantı gösterir. Yani ne kadar hızlı çırparsanız o kadar çok yağ moleküllerini birbirinden ayırıp, küçük kapsüller oluşturursunuz. Bu da ağzınıza yoğun yağ ve yumurta tadı gelmesini engeller. Ayrıca daha stabil kalmasını da sağlar, yani raf ömürleri uzar. Tabii ki yağ ve su oranı çok önemli. Bir yumurta kullanarak bir kaç litreden fazla mayonez yapabilirsiniz çünkü yumurta sarısında yeteri kadar yağı bağlayabilecek protein mevcuttur.

Mayonezin de terbiyelerin de kıvamı bu emülsiyondan gelir. Yağ kapsülleri, suda homojen dağılım gösterdikleri için kıvam arttırıcı olarak da görev yapar.


Picture
0 Comments

Yumurta'yı tanıyalım!

16/12/2012

0 Comments

 
Niçin yumurta kullanıyoruz sorusunu sormadan önce yumurtayı tanıyalım istedim :

Yumurta sarısı ve beyazı. Sarısı çokça protein ve yağdan oluşuyor. Beyazı ise sadece bol su ve az da protein.

Beyazı oluşturan protein kısmı sadece %10'lük bir yüzdeye sahip. Ve protein, sıcaklık arttığında (yani yumurta pişmeye başladığında), denaturasyona uğrar. Bu bozulduğu anlamına gelmez. Protein molekülleri birbirlerine yaklaşır ve katılaşırlar. Su molekülleri de arada hapis kalır. Bunu sadece ısı verdiğinizde oluşan bir balık ağı gibi düşünün: Proteinler ağı meydana getirir ve aradaki boşluklara da su girer. Ne kadar çok boşluk olursa o kadar kabarık bir yapı oluşur. Mesela omlet için yumurtayı çırparken içine bir miktar süt veya su eklerseniz omletiniz daha kabarık olur. Çünkü filenin arasındaki boşlukları daha da çok şişirirsiniz. Ya da yumurta haşlarken fazla haşlarsanız (10 dakikadan fazla kaynatırsanız) yumurtanın kendi suyu buharlaşır ve fazla kaynamış, lastikleşmiş bir haşlanmış yumurtanız olur. Aslına bakarsanız suyu kaynatmanıza gerek bile yok, çünkü yumurtanın beyazındaki  proteinler 62 derecede denaturasyona uğrar ve katılaşmaya başlar. Tabii ki her mutfakta termometreli bir ısıtıcımız yok. Ama kaynar suya bırakılan yumurta yaklaşık olarak 4-5 dakika içinde 60 derece sıcaklığa ulaşır. Bu kullandığınız kabın büyüklüğü ve uyguladığınız ısının fazlalığına göre 1-2 dakika değişebilir. Tam olarak katılaşması ise yaklaşık 10 dakikayı geçmeyeceğinden sürekli zamana bakılmalı.


Yumurtamızın sarısı ise yağ içeren kısmı. Sadece yüzde 50'sı sudan oluşur ve kalanını yağ ve proteinler meydana getirir. Kimimiz sarısını tam pişirmeden, kayısı olarak sever. Yumurtanın sarısındaki proteinler 68 derecede denaturasyona uğrar ve bu nedenle 5 dakikalık haşlanma süresini kendi damak zevkimize göre azaltıp arttırabiliriz. Beyazı katılaştığında sarısı daha tam katılaşmamış olarak kalır ve bu bana göre bandıra bandıra yenilesi, optimum kıvamdaki yumurtadır. Yani pazar kahvaltısına düşkünseniz, bu pazar yumurtanızı kaynar suya atıp 5 dakika bekleyerek keyfinize keyif katın derim.

Picture
0 Comments
    Pinterest

    'Herkes güzel yemek yapabilir.' 
    Herve This

    Bu blogda okumuş olduğum kaynaklardan derlediğim bilgileri paylaşıyorum. Hepsi yemekleri güzelleştirmek için teknikler anlatıyor ve sebeplerini açıklıyor. Tüm bilgiler içerdiği gıdalara göre "Kategoriler" başlığında sınıflandırılıyor. Zaman buldukça yeni 'Püf Noktaları' ekliyorum. Yazdıklarımı objektif haliyle, kendi deneyimlerimi sunmadan yazmaya çalışıyorum ama sizden gelen tüm yorum, geliştirme, değiştirmelere kapım açık. Deneyimlerinizi de paylaşırsanız ekmek kadayıfına kaymak olursunuz!

    Kategoriler

    All
    Afrodizyak
    Anason
    Baharat
    Bakteri
    Bira
    Cikolata
    Diyet
    Ekmek
    Fermentasyon
    Kahve
    Karbondioksit
    Kirmizi Et
    Kizartmalar
    Kopuk
    Kurufasulye
    Lahana
    Laktik Asit
    Maya
    Miracleberry
    Norogastronomi
    Pancar
    Patates
    Sarap
    Sevgililer Gunu
    Sunum
    Sut
    Tereyagi
    Tuz
    Uzum
    Yakult
    Yogurt
    Yumurta
    Zeytinyaglilar

    RSS Feed

Powered by Create your own unique website with customizable templates.