Kavunla peynir olsa, bir de rakı...İşte bu 3'lünün uyumu çözülüyor!
Paylaşmak herşeydir!
  • Anasayfa
  • Kullanma Kılavuzu
  • "Püf Noktaları"
  • Ustalar ve Kaynaklar

Kahvenizi köpüklü mü alırdınız?

23/5/2014

0 Comments

 
Picture
Bol köpüklü Türk kahvesi, bana en çok kız isteme ritüelini hatırlatıyor. Çok Türk filmi seyrettiğimden olsa gerek, yoksa çok görücüye çıktığımdan değil :) Gelin adayının kahveyi köpürtebilme becerisi, evliliğin hayrina yoruluyor çoğu filmde. Nedeni bilmiyorum, bulamadım da. Ama bu yazıda 'kahve nasıl köpüklü olur?'u bilimsel olarak açıklıyorum ki, tarif tutmadı, beceremedim gibi sebeplerle görücüye rezil olmayın :P

Picture
Kahvede köpük aramak tabii ki de Türklere özgü değil. Artık hemen hemen her şehire açılan yabancı uyruklu kahvehanelerimiz başta olmak üzere, tüm 'kafe'lerde İtalyan espresso, capuccino (sütlü espresso) mevcut. Komşu Yunanistan veya Bulgaristan'la haşır neşir olanlarınız Frappe'yi de bilirler, bol köpüklü soğuk, sütlü, şekerli kahve. Bu yazıda kahvenin türlerinden bahsetmeyeceğim, çünkü kahvenin tarihi de çeşitleri de özetlenemeyecek kadar güzel ve uzun. Umarım kapsamlı bir şekilde yazmaya vaktim olur. Şimdilik sadece kahvede köpük nasıl olur, makbul müdür gibi kahve severlerin ve genç kızların merak ettiği sorulara deyineceğim.

Köpük nedir? Daha doğrusu biraz daha özelleştirirsek, kahvede olduğu gibi sıvılarda oluşan köpük nedir? Mesela bira köpüğü! Bira köpüğünün karbondioksit olduğunu çoğumuz biliyoruz. Ama köpüğü stabil hale getiren biradaki proteinler. Yani aynı karbondioksitin sodada kalıcı bir kopuk oluşturamama sebebi, sodadaki protein eksikliği. Bira ve kahvede bu proteinler mevcut ve karbondioksit gazıyla birleşip, emülsiyon oluşturuyorlar. Kısaca emülsiyon, daha önce ki yazımda da açıkladığım gibi, sıvı veya gaz moleküllerinin başka bir sıvının içinde çözünmeden, homojen olarak dağılmış bulunması. Mesela iyi çırpılmış mayonez, yağ ve sudan oluşan bir emülsiyondur. Biradaki köpük daha fazla ve pofuduk. Kimimiz sevmese de bira köpüğü birçok tad molekülünü barındırır ve çok değerlidir. Daha pofuduk olma sebebi ise, mayalanma esnasında oluşan karbondioksit. Yani bira, kendi kendinin karbondioksit kaynağıdır. Kahve ise köpüğünü çoğunlukla havadan alır, yani havadaki karbondioksitten. Çoğu türk kahvesi  'uzmanına' sorarsanız, size kahveyi yaparken soğuk su kullanmanızı tavsiye edeceklerdir. İşte bunun sebebi, karbondioksitin sudaki çözünürlüğünün soğuk suda, oda sıcaklığındaki suya göre daha fazla olduğundandır. Evet, 1-) kahve yaparken buzdolabından su kullanmak kahvenizi daha fazla köpürtür :)

Kahvede köpük 2'ye ayrılır. Sütlüyse, sütün oluşturduğu köpük ve kahvenin kendi köpüğü. İlk olarak kahve yani çekirdek kahvenin nasıl köpürdüğünü anlatayım. Kahve çekirdiğinde, yani kahve bitkisinin tohumu, çoğu tohumda olduğu gibi protein, yağ ve karbonhidratlar mevcut. Ham kahve tohumu, yani kavrulmamış çekirdek, tüm acı, ekşi, tatlı tatlara sahiptir. Kavrulma işleminde tohuma has olan çoğu tad molekülleri ısıyla parçalanır veya uçar. Hemen hemen tüm kültürlerde kahve, kavrulduktan sonra içilir. Çünkü ham kahvede bize güzel gelebilecek bir tad bulunmaz. Kavrulma işleminin tada bir diğer etkisi de, Maillard reaksiyonlarının (özetle kimyasal yanma reaksiyonları) oluşturduğu moleküllerin hafif yanık tadıdır. Bu yanma reaksiyonları sonucu melanoidin diye adlandırılan emülsiyon oluşumunu hızlandıran molekül grubu da sentezlenir. Yani iyi kavrulmuş kahve, melanoidin sayesinde daha köpüklü olur. Ancak fazla kavrulmuş kahve aynı zamanda daha buruk olur, iyisi mi siz damak zevkinizden ödün vermeyin :) Çekirdeğin içeriğine tekrar dönersek, kavrulma esnasında yüzeydeki karbonhidrat,yağ ve proteinlerin çoğu yanar. Yağ molekülleri ısıya daha fazla dayanıklı olduklarından onların yanması en son gerçekleşir. Eğer dikkat ettiyseniz iyi kavrulmuş kahve çekirdekleri, az kavrulmuş çekirdeklere göre daha parlak gözükür. Bunun sebebi iyi kavrulmuş kahve çekirdeklerinin daha yüksek sıcaklık ve fazla ısıda daha fazla yağ molekülünü açığa çıkarıp, parçalamasındandır. (Izgaralık et ve sebzeleri marine ederken ince çekilmiş kahveden marine tozuna biraz ekleyin, kahvenin yanmasıyla oluşan güzel aromadan ete/sebzeye geçen tada bayılıcaksınız)   Şimdi bu yağ molekülleri nasıl kahveyi daha da köpürtüyor anlatayım. Yukarıda da bahsettiğim gibi kahve köpüğü bir emülsiyon. Karbondioksit baloncuklarının yağ ve melanoidinle sarmalanmış olduğu ve suda homojen dağıldığı bi emülsiyon. Gaz dolu baloncuklar, hafif olduklarından suyun yüzeyinde birikirler. Yağ ve melanoidin ise gaz baloncuklarının sodadaki gibi yüzeyden uçup gitmesini engelleyerek, onları sabitler. Yağ ve suyun birbirinde çözünmediğini biliyoruz; zeytinyağı ve su karışımları (salata sosları) ne kadar çırparsak çırpalım sarı-beyaz renkleriyle, karışmadıklarını belli eder. Aynı salata soslarındaki gibi kahve de suyla birleştiğinde, kahvedeki yağ molekülleri suyun içinde çözünmez ve homojen bir şekilde dağılır. Yağ molekülleri işinin etkisiyle uçmaya çalışan karbondioksit moleküllerini çevreler ve suyun yüzeyine doğru çıkar. Yağ ile hapsolan gaz baloncukları yüzeyde sabit kalır ve uçamaz. İşte sabit ve bol köpüklü kahve de elde edilmiş olur. (Burda ilginç birşey paylaşmak istiyorum; yeni yeni meşhur olmaya başlayan sabah kahvesine tereyağı karıştırma olayını duydunuz mu bilmiyorum. Genelde sabah kahvesiyle uyku açıp, enerji almak isteyenlerin, tereyağı sayesinde extra enerji almaya çalışması sonucu buldukları bir yöntem. Sanırım uzakdoğudaki tereyağlı çaylardan esinlendiler. Herneyse, bu tereyağlı kahve için yeni filtrelenmiş kahveye 1 kaşık tereyağ ekliyorsunuz ve homojen bir şekilde karıştırıyorsunuz. Sonuç enteresan tadının ötesinde (ben beğendim) aşırı köpüklü oluşu. Tabii ki fazla yağ, karıştırdıkça hapsolan fazla hava baloncuğu ve daha fazla köpük!) 1.5-) İsterseniz cezveye 1-2 damla tadı ve aromasi baskın olmayan (fındık yağı) bir yağ ekleyin ve köpük farkına bakın :)

Picture
Ben yağ molekülleri dedikçe belki de 'bu kız ne saçmalıyor', diyorsunuzdur. Çünkü kahvede yağ tadına yakın hiçbir tad yok. Evet haklısınız, alıştığımız ve yağ olarak tükettiğimiz yağ molekülleri kahvede mevcut değil. Ama kimyasal olarak yağ asidi diye tanımlanan uzun alifatik karbon zincirleri kahvede de bulunur. Emülsiyon oluşturmak için de tam da bu gereklidir. Peki neden farklı farklı kahve çeşitlerinin az/fazla köpüğü oluyor? Bu nokta kritik. Yağ molekülleri emülsiyon yanı köpük oluşturduğuna göre, ne kadar fazla yağ o kadar çok köpük. Yağ molekülleri de suyu sevmediği için, sadece kahveyi suya koyup, sıcaklığı yükseltmekle yağ moleküllerinin hepsini çıkartamıyoruz. Mesela amerikan icadı filtre kahve iri çekim bir kahve olduğundan yüzey alanı küçüktür ve suyla teması azdır. Türk kahvesi ise en ince çekilmiş (espresson'dan da ince) kahvedir ve yüzey alanı yani suyla teması en fazla olan kahve cinsidir. Bu nedenle sıcak suyun etkisiyle yağ moleküllerinin yüzeye çıkması kolaydır. Kahvecilere bu noktada önemli iş düşer; 2-) homojen şekilde ince çekilmiş TAZE kahve, köpüklü olur. Taze kahve çünkü, henüz kavrulmadan açığa çıkan karbondioksitin hepsini kaybetmemiştir ve fazla baloncuk oluşturur.  

Peki espresso türk kahvesinden daha iri çekim olmasına rağmen neden daha köpüklüdür? Burda da basınç faktörü işin içine girer. Espresso'nun tarihi uzun ama yakın zamanda İtalyan Milli Espresso Enstitüsü sadece  9 bar basınçla hazırlanan kahveye espresso denilebileciğini açıkladı. Yani 9 barın altında basınç kullanıyorsanız, o kahve espresso değil anacım. Herneyse. Basıncın etkisiyle kahvedeki yağ molekülleri hem daha hızlı hem daha çok açığa çıkar ve suya karışır, yüzeyde 'krema' denilen, espresso köpüğünü oluşturur. Espresso köpüğünün diğer köpüklerden farkı, yağ oranının fazla olması ve baloncukların minikliğidir. Bu sayede kremamsi, yumuşak dokuya sahiptir. Ve tabii ki basıncın etkisiyle daha fazla aroma molekülü de açığa çıkar ve mis gibi kokar. 3-) Evinizde italyanların moka ekspres diye adlandırdığı, ocaküstü kahve makinelerinden varsa, az da olsa basınçlı kahve yapabilirsiniz, ve tabii ki daha fazla köpüklü kahve de.

Picture
Ve sonunda köpüklerin şahı süt köpüğünü açıklayabilirim. Bu uzuuun yazıdan sonra belki de tahmin ediyorsunuzdur. Daha önceki yazılarımda da sütün protein, yağ ve sudan oluştuğunu söylemiştim. Proteinler yağ moleküllerine göre daha stabil emülsiyonlar oluştururlar. Kısaca sebebini açıklamak gerekirse; proteinlerin suyu seven (hidrofilik) ve sevmeyen kısımları (hidrofobik), emülsiyon oluşturmak için daha kolay ve çabuk düzene girerler. Suyu seven kısımları suda çözünür ve suyu sevmeyen kısımlar, gaz moleküllerini hapsederek baloncuk oluşturur ve sudan uzaklaşır. Aynı mayonezdeki yumurtanın proteinleri gibi. Ve ilginçtir ki, aynı ortamda yağ ve protein bulunduğunda emülsiyon yapmak için birbirleriyle yarışırlar. Yani köpük oluşturmak için, protein ve yağ aynı anda iyi bir ikili değildir. Bu nedenle yağlı sütler, yağsız sütlere göre daha az köpük oluşturur. (Ne zamanki yağ molekülleri proteinlerden cook daha fazla bulunur, mesela süt kremasındaki gibi, o zaman yine basit bir karıştırma işlemiyle köpük elde edilebilir. Aynı krem şanti de olduğu gibi.) Kısaca ne kadar uğraşırsanız uğraşın, sütlü kahveyi köpüksüz yapmak zordur :) Ama karıştırarak, daha fazla hava molekülünü hapsetmek şartıyla. Karıştırmanın zamanı da önemli tabii. Eğer kahveyi ocağa koyup, 5 dakika sonra karıştırmaya başlarsanız, kahvenin içindeki ısınıp, yüzeye çıkmaya çalışan gaz moleküllerini özgür bırakırsınız ve köpük oluşmaz. Karıştırma işlemi kahveyi ocağa koyar koymaz yapılmalı ki, daha fazla soğuk hava molekülü kahvenin içine karışsın ve ısınıp yüzeye çıkmaya çalıştığı zaman yağ molekülleri onları hapsedebilsin. Yani, 4-) Kahveyi sadece ocağa koyar koymaz karıştırmalı ve bir daha katiyen karıştırmamalı.

Süt köpüğüne geri dönersek, dikkat etmişsinizdir espresso makinelerinde sütü basınçla köpürtmek için özel buhar kolları bulunur. Burdaki mantık da basit; Yüksek basınçlı sıcak hava püskürtmek, hem süte hava karıştırıyor, hem de sütün içindeki proteinleri emülsiyon oluşturmak için daha elverişli hale getiriyor. Yani suyu seven ve sevmeyen kısımları birbirinden ayırıyor. Bu noktada sıcak havanın derecesi önemli. Eğer fazla sıcak olursa, süt proteinlerini bozar ve çökeltir. Daha önce de proteinlerin genelde 65 derecede bozulduğunu yazmıştım. Bu nedenle 65-70 derecede püskürtülen hava, emülsiyon oluşturmak için yeterlidir.

Frappe ise hazır kahveden yapılmış, bol köpüklü isteğe göre şekerli ve sütlü kahve. Peki tek fark hazır kahve olduğuna göre, sadece hazır kahve ile mi 3 cm kalınlığında kopuk elde edilebiliniyor? Hem evet hem hayır :) Orijini Yunanistan olan Frappe, sprey yöntemi ile kurutulmuş kahveden yapılıyor. (Neskafe kurutulma şekline göre 2'ye ayrılır; dondurarak kurutulmuş ve sprey ile kurutulmuş) Sprey ile kurutma yönteminde, kahvenin içinde fazla miktarda karbondioksit hapsolur. Ve evde neskafe yaparken sadece 30 sn sıcak suyu ekleyip karıştırıdığımızda bile oluşan köpüğün fazlalalığını gözlemleyebiliriz. Dondurarak kurutulmuş (en yaygın neskafe türü) neskafe bu kadar fazla köpük vermeyebilir. Ancak yine de fazlaca yaygınlaşan kahve köpürtme (süt köpürtme cihazı) aletiyle, minik elblenderi gibi, kahveye az su ekledikten sonra fazlaca karbondioksiti homojen bir şekilde karışıma ekleyip, emülsiyon oluşturmak mümkün. Bunu yaparken, kahvenin yoğun olması önemli. Yani önce bol kahve ve az su karıştırılmalı ve sonra yavaşça sıcak su eklenmeli. Böylece bolca köpük kahvenin üstüne birikmiş olur. Bu yöntemi her çeşit kahve için kullanabilirsiniz. Mesela 5 kişilik kahve yapılıyorsa, 2 ve 3 oranında 2 cezve kullanıp, bir cezvede 3 kişilik kahve ve 2 kişilik şu, diğer cezveye ise 2 kişilik kahve ve 3 kişilik su konulup, sonunda bol kahve olan cezvedeki köpüğü tüm fincanlara paylaştırabilirsiniz. Çok basit bir örnek oldu ama kısaca 5-) Yoğun (konsantre) kahve hazırlayıp, oluşan köpüğü gerçek kahve oranı içeren fincanlara paylaştırabilirsiniz.

Alttaki youtube videosunda italyan moka ekspres ile hazırlanan kahve var. Yoğun kahveden köpük elde ediliyor. Şeker ile kahvenin bir süre karıştırılma sebebi ise şekerin sıcak şu ile erirken içinde hapsettiği fazladan havayı açığa çıkarması. Yani 6-) şekerli kahve daha köpüklü oluyor. Maalesef benim gibi kahveyi şekersiz ve köpüklü sevenler için kötü haber.

Bu yazı gereğinden fazla uzun olmuş diyenlerden özür diliyorum. Kahveye verdiğim değerden dolayı olmuş olabilir :) Yine de daha detaylı okumak isteyen varsa coffeegeek.com , kahve uzmanlarından direk yazılmış muhteşem bir site. Bana da dilediğiniz soruyu sorabilirsiniz, buraya fazlasıyla özet yazmaya çalıştım. İleride kahvenin muhteşem tadına dair bir yazımı da paylaşacağım. Leziz kahve nasıl yapılır, kahvenin acıma noktası, farklı kahve çeşitleri, uyumlu yemekler gibi konulara da değineceğim.
0 Comments

Your comment will be posted after it is approved.


Leave a Reply.

    Pinterest

    'Herkes güzel yemek yapabilir.' 
    Herve This

    Bu blogda okumuş olduğum kaynaklardan derlediğim bilgileri paylaşıyorum. Hepsi yemekleri güzelleştirmek için teknikler anlatıyor ve sebeplerini açıklıyor. Tüm bilgiler içerdiği gıdalara göre "Kategoriler" başlığında sınıflandırılıyor. Zaman buldukça yeni 'Püf Noktaları' ekliyorum. Yazdıklarımı objektif haliyle, kendi deneyimlerimi sunmadan yazmaya çalışıyorum ama sizden gelen tüm yorum, geliştirme, değiştirmelere kapım açık. Deneyimlerinizi de paylaşırsanız ekmek kadayıfına kaymak olursunuz!

    Kategoriler

    All
    Afrodizyak
    Anason
    Baharat
    Bakteri
    Bira
    Cikolata
    Diyet
    Ekmek
    Fermentasyon
    Kahve
    Karbondioksit
    Kirmizi Et
    Kizartmalar
    Kopuk
    Kurufasulye
    Lahana
    Laktik Asit
    Maya
    Miracleberry
    Norogastronomi
    Pancar
    Patates
    Sarap
    Sevgililer Gunu
    Sunum
    Sut
    Tereyagi
    Tuz
    Uzum
    Yakult
    Yogurt
    Yumurta
    Zeytinyaglilar

    RSS Feed

Powered by Create your own unique website with customizable templates.